Sayfalar

18 Ekim 2012 Perşembe

Klimt ve Müzik

Sanat bir bütün. Yani heykelden anlamayıp, müzik gurusu olamassınız. Yani bu kadar kesin konuşmasakta olmasanız daha iyi. Uzun süre diğer sanat türlerine uzak kaldım. Bir heykele yada resme baktığımda, bana bir şey ifade etmiyorlardı.

Sonra sanat tarihi öğrendim. Nasıl bakmam gerektiğini bilince, görmeye başladım. Sanatın içine bolca girince, garipte bir ruh haline bürünüyorum. Son dönemde tanıştığım Murakami'de beni dibe vurduran adam oldu.

Resimde ise, Klimt fazlaca meşgul etti beni. Bahar renklerini kullanışı ve aşkı işleme stili çok özgündü. Ressamların, müzikle olan ilişkisini incelerken Klimt'in bir eserine rastladım. Tahmin edersiniz, adı Müzik.


Kompozisyonda alışılmadık bir duruş var. Resmin ortasında, Klimt'in kızlarından biri değilde bir müzik aletini görüyoruz. 2 tarafta heykeller mevcut. Arka planda gece renkleri ve belli belirsiz yıldızlar var. Buna rağmen arka taraf gecenin karanlığını taşıyor ve altın sarısı enstrumanlarımızı bize çok güzel sunuyor. Tabii soyutlanmış başka cisimlerde ortaya bir karmaşa çıkarıyor ama bilinçli bir karmaşa. Kızımız ise, her zamanki gibi saflığın ve doğallığın en romantik haliyle duruyor.

Biz resme bakarken değil ama Klimt ne dinliyordu diye düşünmedim değil. Bir albüm buldum. Klimt'in döneminin sanatçılarının parçaları var içerisinde. Klimt tabii ki Mahler ve Strauss gibi isimlerden beslenmiş.


Tabii kesin bir bilgiyede sahip değiliz Klimt ne dinliyormuş diye. Yine de dinlenilen şeyle resmedilen şeyler çokta farklı değil. Warhol'a bakın, birde dönemin İngiltere'sine. Yaşam tarzı değiştikçe sesler ve görünenler çok değişiyor. Hissedilenler temelinde aynı ama hikayeler değişiyor. İnsanlarda ise hep bir geçmişe duyulan özlem hakim. Herkese biraz nostalji iyi gelir diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...