Sayfalar

24 Şubat 2012 Cuma

Nezih Ünen ( 90'lardan birisi )

90'lardı, kabak çiçeği gibi açılmıştı Türk popu. Nezih Ünen'de bir parça alaturka, biraz balkan özgün işler yapan bir sanatçımızdı. Şimdilerde var mıdır hatırlayan merak ediyorum. Ben 2-3 şarkısını hatırlarım. Klipleride esaslıdır abinin. Benim aklıma gelmesinin sebebi ise Can Bonomo'yla olan benzerlikleri.

Şarkı söyleme tarzları benzemiyor pek fazla ama müzikal tarzlarında hissiyat ve altyapı yakınlığı kesinlikle var. Meraklısına youtube'a girip adını aratmasını tavsiye ederim...

2 klibinden toplama screenshotlar aldım, durum anlaşılsın diye...











23 Şubat 2012 Perşembe

Zerrin Özer ve zenci gırtlaklı Türk sanatçılar.

Açıkçası hep Zerrin Özer'i bilirdim. Herkes onu bilir ama ben çocuktum ya da es geçmişim, öyle ayıla bayıla dinlediğim bir şarkısı hiç olmadı. Daha sonraları eski parçalarını yavaştan dinlemeye başladım. Baktım ki güzel pop icraları var. Yani görsel olarak pek bir şey ifade etmiyor ama sesi güzel ve sesine uygun şarkı bulunca döktürüyor kadın.

Enteresan şey şudur ki kızda zenci gırtlağı var ama bizim ülkede zenci yok. Mesela Amerika'da öyle tipler çok ama zaten zenci aksanına ve gırtlağına alışıklar. Bizde ne zenci var ne R&B müzik var öyle bir ülkeyiz işte.


Aslında Janis Joplin hayranı olan Özer'i, rock ve deneysel bir albümde dinlemeyi çok isterdim lakin öyle bir iş koymadı piyasaya. Yine de albümleri çok satıyordu zamanında. 2000'lerle birlikte ise pop müzik için kült oldu ve ticari anlamda miladını doldurdu diyebiliriz. Yerine 2 aday bıraktı, en azından benim aklıma 2 isim geliyor.


Birincisi eminim hiç şaşırmadınız Burcu Güneş. Bu Türkan Şoray hayranı pop sanatçımız Tılsım adlı albümüyle çok sağlam bir iş çıkarıp Sertab Erener'in yanına "Yeni nesil Diva" olarak adını yazdırıcaktı ki, daha sonra aynı kalitede işlere imza atamayınca biraz sıradan kaldı. Pekala 3 albüm üst üste başarı sağlamak lazım ki adam yerine koyasın. Bu biraz basının gazıyla oluyor. Yani Hıncal'a güzel şeyler yazdıracaksın...


Son olarak da benim durmadan patlama beklediğim ama bir türlü albüm çıkarmayan Hepsi grubunun en öne çıkan üyesi Gülçin var. Pekala bu kızımız zamanı kaçırdığı için şimdilerde albüm çıkarırsa dahi eski potansiyelini taşımıyor. Yine de Gülçin'in zenci gırtlağı sayesinde Hepsi'den iyi rant yaptığını kabul etmeliyiz.


Ülkemizde uzakdoğu yemeklerine olan talep, kebabın 10'da 1'idir ya, işte zenci gırtlağına olan talep de aynı orandadır. Bu işin piyasası böyle az iken, 1 tane elle tutulur zenci gırtlaklı kızımız olsun bize yeter. Lakin o da yok. Burcu Güneş, yorumunu alaturkalaştırmasa iyiydi...

 (bknz: Zerrin Özer - Paşa Gönlüm)

22 Şubat 2012 Çarşamba

Can Bonomo, Eurovision'da 7. olacak.

Can Bonomo adlı İzmirli kardeşimiz alaturka-pop tarzını irregular vokaliyle birleştirince özgün işler ortaya çıkardı. Daha doğrusu ilk albümü çıkış için parlaktı gayet. Her neyse bu arkadaşa hemen daha yolun başındayken Eurovision teklifi yapılıyor o da kabul ediyor. Pekala bu onun 3-4 sene sonra olması gereken yerken basamakları da hızlı çıkıyor.

Bu bir avantajken şarkı tutmazsa imajında gerileme de olabilir bu arkadaşın. Bunun yanında şarkının düzenlemeleri ve müziği muhteşem. İlk Eurovision başarımız Şebnem Paker de Dinle isimli çalışmasında ney, bağlama gibi milli sazlarımızla pop bir şarkı söylemişti lakin sözleri Türkçeydi.


Müzikal açıdan aynı yoğunluğu verse de Can Bonomo'nun sesinin o çatallı ve düzensiz hali onu klasik popçulardan uzaklaştırıyor ve "Alternatif Alaturka Pop" gibi bir tarza yaklaştırıyor. Bu iyi bir şey olsa da dinleyeni ilk seferde kavrama açısından sıkıntı yaşıyor. Eurovision gibi karma bir kitleye hitap edeceğinden de, burada sıkıntı yaşıyor.

 Keşke aralarda Türkçe sözlere de yer verseydi yada arka vokalde düz pop söyleyebilen bir kaç vokalistle durumu lehine çevirebilseydi.

Can Bonomo bu şarkısıyla ilk 5'e giremez. Tabii ki rakiplerini de dinlemek lazım ama ilk 10'da olacağını tahmin ediyorum. 7. olacak Can Bonomo...

20 Şubat 2012 Pazartesi

Türkiye'de DJ'lik

DJ dediğimiz durum esasında çoğumuzunda bildiği gibi, kulüplerde plak çalan gecenin ritmine göre içirten, ayıltan, bayıltan adamdır. DJ olayı bir dönemden sonra pek popüler oldu ve bu adamlar albüm de yapmaya başladı. Bu albümler tabii ki müzikalite olarak farklılık göstermekte.

Türkiye'nin en çok bilinen diyemem ama en esaslı DJ'i çoğuna göre DJ Tarkan'dır. Şu sıra yanılmıyorsan halen Virgin'de programına devam ediyor. Yazın baya bir eğlendirdi bizi,hakkını yemeyeyim. İşte bu adam ülkenin ilk DJ albümünü yapan adamdır aynı zamanda. Bunun dışında yurtdışında bizi temsil eden tek DJ'dir bu abi.


Fotografta da anlayabileceğiniz gibi bir British hal var kendisinde. Yakışıklı değil ama kendince bir karizması var diyim bu adamda, en azından DJ karizması. Her neyse biz elektronik müzik djlik gibi kavramları kurcalarken bu adam 2000'lerin başında ilk albümünü yayınlamış ve sektöre giriş yapmıştır.

Türün destekçileri albümünü almış ve çok dar olan bu piyasaya en azından bir isim kazandırmıştır. İşin enteresan tarafı bu adam yurtdışındaki örneklere benzer işler çıkarmakla birlikte bu işi ülkemize satabilecek tipte işler ortaya çıkarmamıştır.

İşte bizler bu işin alaturkasını bulmak için Hüseyin Karadayı'yı beklememiz gerekiyordu.


Aslında bir şarkıyla da olsa bu işin örneğini gösteren bir adam var. O da Suat Ateşdağlı. Abimiz Reina'larda çalıyor ve şöhreti buradan azıp gidiyor ama adamın bir remix çalışması var: Serdar Ortaç - Yaz Günü. İşte bu şarkı aradan yıllar yıllar geçse de halen kulüplerde çalıyor ve bu tarzda bir klasik oldu. Suat Reiz güzel işler yapsa da popüler kültür oyuncağı olacak bir iş kotaramadı, yazık.


Hüseyin Karadayı ise "Miracle" diye bilinen esasında Sezen Aksu şarkısı "Zalim"in cover'ı olan parça ile ortaya çıkmıştı. Şarkı çok da tutmuştu bundan yaklaşık 5 sene evvel. Daha sonra albüm çıkardı,albümüne klipler çekti,bir sürü şarkıcı ona eşlik etti, Irmak Ünal klipte gezinip durdu vs. vs. Güzel işler yaptı; ama o da kulüp ruhuna uyacak başka şarkı yapamadı. Yani o Zalim dışında kulüplere malolacak bir şarkı yapamadı.

Daha sonra Ferhat Göçer'in söylediği bir kulüp tarzında Mihriban var ki, deneme olarak güzel ama yine kulüplere giremeyen bir dj şarkısı. Bir de Mihriban, dinle dinle kus gelen bir şarkıydı...

Günün sonunda, bu işe alaturkayı en doğru düzgün sokan adam Karadayı'dır. Ben kendisinin daha hareketli patlama şarkılar yapmasını isterdim. Devamı gelmedi. İnsanlar bu tarz müzikleri seviyorlar ve özellikle arabalarında ve kulüplerde baya dinliyorlar. Umarım bu adamlar bu işi sokağa taşıyacak işler yapmaya tekrar başlarlar. Yoksa hepimizin başına David Guetta düşecek...


12 Şubat 2012 Pazar

Komser Şekspir, Nil ve Masal


Sinan Çetin'in filmi Komser Şekspir'i hatırlarsınız. Kadir İnanır sert polis amiri rolünde ama film afişinde pek maskülen durmuyor. Zaten bu yüzden baya gündem olmuşru.

Bahsetmek istediğim ise filmin şarkısı Masal hakkında. Nil Karaibrahimgil'in henüz ilk albümünün şöhretini yaşadığı dönemlerdi. Kendisini hep pozitif, çocuksu tarafları olan şarkılarla çıkarken burada depresyon çocuğu bir şarkıyla bize farklı bir yönünü gösteriyordu. Bu açıdan da önemli bir eser onun için. İlerleyen zamanlarda en iyi Türk filmleri soundtrack'leri listesi yapmama da ilham verdi şimdi...

Çingene Star: Tarık Mengüç!

Çingene kültürü her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de çok biliniyor. Esasında çok geçmişleri bilinmez çingeneliğin, Hindistan merkezlidir. Çoğu insan Roman kelimesinden onları Romanyalı falan sanıyor heralde.

Konuya dönelim, bizim ülkemizde de çingene merkezli çok sanatçı var ama bunların çoğu meyhanelerde çürüyor veya yeteneğini ortaya çıkarabilen biri pek yok. Tarık Mengüç ise gerçekten yetenekli ve geldiği yeri hiç de reddetmeyen bir imajla çıktı piyasaya.


2. albümünde Mengüç'ten özgün bir çalışma görüyoruz.

Tarık Mengüç'ün geçmişinden sözedeyim. Kendisi bildiğin çingene. Kendi ırkı gibi müzik/dans olaylarına kültüründen gelen bir yatkınlığı var. Aslında bazı sanatçılara yazdığı şarkılarını vererek başlıyor serüveni. Ufak tefek böyle deneyimlerinden sonra, Şahin Özer'in yaratıcı düşüncesiyle sahnelere çıkıyor.

Şahin Özer zaten kendisi de uzun zamandır Çingenelerin tarzında bir pop star çıkarmak istediğini söylüyordu. Tarık Mengüç'te tam adamı Şakşuka şarkısıyla -ki kendi şarkısıdır- çıkıverdi.


Şakşuka acayip bir hit oldu. Tarık Mengüç televizyonlara çıktı. Arkasında dans ekibi vardı. Aynı ekibi hep yanında taşıyordu -ki zaten sorulunca söyleyecekti- ekibinin tamamı yakın akrabalarından oluşuyordu. Bir de o sarı saçları boyaydı ama onu öne taşıyordu. Dönemin Galatasaray'lı topçusu Abel Xavier'e benzeten oldu.


Gerçekten de Portekizli topçuya fazlasıyla benziyordu. Sadece ona değil,ünlü Hintli model Satya Oblet'e de çok benzetiliyordu ki, zaten Mengüç'e de yakışıyordu bu model. Yani hareket doğru güzel.


Bu fotografta Oblet'ten. Pekala benzerlik normal. Benim dikkatimi çekense bu evli çocuklu adamın televizyona çıktığında acayip derecede mutavazı havasıydı. Adam çok iyi bir tip. "Kardeşlerimle çıktık buraya, dansımızı yapıyoruz, Allah'a şükür kazanıyoruz da..." gibisinden tavırları vardı.

Mengüç'ün çıkmasına sevinmiştim. Kibariye, klasik çingene divasıydı, Mengüç ise çingenelerin sokakta vatandaşla buluşma noktasıydı. Şimdiye kadarki tüm çingeneler sanatçıların hedef kitlesi yine kendi gibi çingeneler ve alt kültür vatandaştı. Tarık Mengüç de hedef kitle tam olarak olmasa da bir Tarkan'dan farklı değildi...

İlk albümünden 2. bir şarkıya daha klip çekti Mengüç, o da kötü değildi ama Şakşuka gibi adından söz ettirmedi. Peki daha sonra n'oldu anlatayım...

İşte o yazının başındaki albüm çalışmasıyla çıktı Mengüç. Karaip Korsanlarındaki Jack Sparrow figürü gibi giyinmiş olan Mengüç abimiz acayip danslarını sahil ve küçük bir inde, mağarada yapıyordu. İlkinde ilginç bulunan sarı saçları bu sefer baya uzamıştı ve tuhaf, maskeli balodan çıkmış gibi bir hal almıştı.


Klibin ilerleyen saniyelerinde Kapoera dediğimiz bir çeşit dövüş/dans karışımı figürleri sergiliyordu akrabaları. Bir kaşım havada olacakları şaşkınlıkla izliyordum. Sonra bir baktım...


...yalnız değillermiş. Bir sürü tip hepsi rengarenk giyinmiş mağarada kopuyorlar. In Da Club dedikleri bu olsa gerek! Tabii bununla da kalsa iyi...



...Scream filminde ki maskeden takmış kızlar çingene dansı yapıyor, kendilerinden geçiyorlardı.

Daha sonra Mengüç'ü uzun süre unuttum ben. Gerek duymadım hatırlamaya. Daha sonraları ise acayip bir şekilde tekrar karşıma çıktı bu adam...


Bu gördüğünüz program Esra Ceyhan'ın programı. En sağdaki 2 vatandaş da meşhur Uçan Adam Sabri ve Siyah giymiş koşturan tip de Mengüç. İşte Tarık Mengüç burada Uçan Adam Sabri'den, Sabri uçmaya başlayınca "Annecim annecim!" diyerek annesinin eteğinin altına saklanan oğlan çocuğu gibi kaçıyor. Benim Mengüç'ü son gördüğüm an budur.

Çok özel işler yapmasa da Mengüç, Ciguli'den iyidir. Ben severdim Mengüç'ü. Boynu bükük duruşunu severdim. Umarım tekrar güzel bir çıkış yapar da hem kendi hem de arkasında dans eden akrabaları para kazanırlar...

9 Şubat 2012 Perşembe

Çocuklar Duymasın ve Furkan aka Havuç

"Çocuklar Duymasın" ilk çıktığında yanılmıyorsam TGRT halen devam ediyordu ve burada patlamıştı,daha sonra ATV'ye geçti oradan da Star'a. Zaten dizi toplumsal mesaj verme kaygısına girince bayağılaştı ve popülerliğini yitirdi. Bir süre sonra dizinin oyuncuları da ortadan yok oldu. Ne o Turkcell reklamlarında Ragga Oktay ile rap yapan Havuç kaldı, ne de taş fırın erkeği Haluk'u canlandıran ve kariyerinin zirvesini yapan Tamer Karadağlı.


Hali hazırda Tamer Karadağlı'yı Ferhunde Hanımlar dizisinden ufak bir kitle tanıyordu. Daha sonra eşiyle boşanma muhabbetleri onu çok gündemde tuttu. Ardından da Mustafa Altıoklar'ın biraz Amerika kokan filmi Beyza'nın Kadınları ile kendinden söz ettirdi. Lakin hiç birinde Çocuklar Duymasındaki kadar başarılı olamadı.

Daha sonra biz bu adamların tamamını unuttuk, ATV'de sadece Avrupa Yakası izlemeye başladık ki o da bitti. İşte o sıralarda bu arkadaşlardan Havuç lakaplı olan Furkan arkadaşımız bir klip yayınlamaya başladı.


İşte ben UFO (Ayaklı ısıtıcı) reklamlarından sonra ilk kez bu adamı bu klipte görmüştüm. Şarkının adı "Aşksın Sen"di. Klibi bir metroda geçiyor, Furkan'ın bir arkadaşının aşk acısını anlatıyor. Rezalet bir klip ve beş para etmez bir şarkıyla gündemi meşgul ediyor Furkan. Bir diğer gerçek de Furkan'ın çocukluğundaki şirinliğinden eser kalmamış. Saçları uzatmış ama hala çocuk. Birazda irileşmiş. Pis ergen!

Buradan bu kardeşimizin ailesine sesleniyorum: Bırakın artık "oğlum sen süpersin!" gazlarını! Herkes her işi yapamaz, yapmamalı zaten. Bıraksın oyunculuk üzerinden gitsin. Gerçi ekranda görmek isteyeceğimiz bir tip de değil artık bu suratla ya...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...