Sayfalar

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Yapılacaklar Listesi No.3 - Adamsın David!

Osho diyor ki; "Yaşamın sunabileceği doruklara ulaşmış, keyfini sürmüşsen, yaşamın coşkulu bir deneyime dönüşmüşse, içinde bir şiiri, bir şarkıyı, bir festivali, bir seremoniyi hissetmişsen ve her anını doyasıya yaşamışsan, zamandan korkmazsın ve tüm korkular kaybolur. Yaşanmamış bir yaşam, ölüme güç verir. Ve doyasıya yaşanmış bir yaşam, ölümün tüm gücünü alır." Checklist demiştik bir önceki yazıda. Ama bence checklistler değil mühim olan. Mühim olan doya doya yaşamak. Katılıyorum Osho'ya. Sokamadıysan eğer hayatına seni keyiflendiren bir an, bir heyecan, bir macera, yazık bunca geçen zamana. Çünkü hayat çok güzel. 
Giderek artan fiyatlarıyla David Guetta Küçükçiftlik Park biletine sonunda sahip olmuştuk! Tardu'nun bana sürprizi, nasıl sonuçlanacağına dair giderek heyecanımı arttırıyordu. Plana göre, 4 Mayıs'ta iş çıkışında apar topar havaalanına koşacaktık, yetişmek bir dert, Atatürk yerine Sabiha'ya inip oradan karşı tarafa geçebilmek ayrı dert, ama en büyük dert otobüsle olacak 10 saatlik dönüş yolculuğu olacak diye hesaplar peşindeyken nasıl bir konser olacağını hiç düşünmüyordum. Aklımdaki tek şey, "İyi güzel gidiyoruz da 100 200 kişi gider, kim benim kadar saf ki, insanlar gidip kulüplerde barlarda dinler Guetta'sını!" idi.   
Geceden görüntüler

 Uçaktan daha uzun süren bir karşı yakaya geçme serüveninden sonra bilet almayı aylarca ihmal edip son dakika kapıdan alalım mantığıyla yanımıza gelen Özge ve Mert ile buluştuk. Kapı açılışı saat 6'ydı ancak biz oyalanmayı tercih ederek 8'de orada olduk. Kapıdan satılan biletlerin 200 TL olması ile heyecanımız duruldu! Altın Kural 1: Asla bilet alma işini son güne bırakmayınız! Buna rağmen insanlar akın akın son dakika ve son dakika fiyatından biletleri almak için kuyruktaydılar! Bunun üzerine kapıda gidemeyecek ancak biletini satmaya çalışan kişileri yakalamaya çalıştık. Ama sanki 2 saattir herkes her türlü bileti almış ve bize- yani Özge ve Mert'e- bilet kalmamış gibiydi. Bunun üzerine çığırtkanlık yapıp ortaya bağırdık. Sessiz sessiz bir köşede, 00 TL'ye basın tarafından aldığı biletleri utana sıkıla, ancak biri seslenirse "ben de bilet var" şeklinde ortaya atılacak bir abiye denk geldik. Gerçi bilet fiyatlarına değer biçme konusunda hiç de utanıp sıkıldığı bir durum olmadı. Kısa günün karı mantığıyla, 150 TL'den vereceğini söyledi. Ama Türkiye'de hiçbir iş pazarlıksız olmaz. Her alış-verişte olduğu gibi yine pazarlık kazandı ve biletleri hiç değilse 125 TL'den satın aldılar. Altın Kural 2: Son dakika fikirleriniz değişir de bir aktiviteye katılmaya karar verirseniz, kapıda gidemeyecek ancak biletini satmaya çalışan bir kişiyi mutlaka görürsünüz, üzülmeyin!

Güle oynaya içeri girdiğimizde ise görünen manzara hiç de o hayalimdeki "100-200 kişi takılırız"a uymuyordu. Zaten oldukça küçük ve görüş açısı dar olan konser alanı, tıka basa doluydu. Belki de dolup taşıyordu demek daha doğru olur. Nitekim 1 gün sonra David Guetta'nın official Facebook sayfasında gördüğüm paylaşımı da , "Amazing show tonight! Istanbul knows how to party! 15,000 crazy people !!!"  bunu doğrular nitelikteydi. Ben buna satış sonrası hizmet derim! Duygularımıza da oynuyor sevgili David...
04.05.2013, Küçükçiftlikpark, İstanbul  
2 saat rötarlı girişimiz sonucunda oldukça arkalardaydık, insanların kötü bakışları eşliğinde en öne kadar ilerlemeyi başardık. Azcık kavga dövüş olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim elbette. Herkes eğlenmek için gelse de, arada bir kaç stresli Türk vatandaşı muhakkak çıkıyor. Hak vermiyor değilim çünkü çoğu 6'dan beri, Suat Ateşdağlı ve DJ Emrah'ın o eşsiz(!), bulunamayasıca(!) müzikleri eşliğinde çoluğunu çocuğunu sevgilisini eşini dostunu zapt etmeye, kendine görüş alanı yaratmaya çalışıyor. Doğal olarak, çakallık yapılmasına da tahammül eşikleri fazlasıyla düşmüş birçok insanla (yaklaşık 15000 kadar) aynı ortamdaydık ve artık heyecanlıydım! Gelir mi, kaçta gelir, geç gelirse de otobüsü kaçırırsak gibi varyasyonlu sorular beynimde dönüp duruyordu. Bu kadar insan geldiyse bir bildikleri vardır diye de insan düşünüyor tabii.  Saat 20:00'dan 22:00'a kadar ayaklarımızı hissedemeyecek hale geldik. Bu kadar acı, bu kadar acı... Şimdi düşünüp de hatırlayasım gelmiyor. Ama o anki hislerim "ben bu konserin sonunu asla getiremem", "nereden geldik buraya", "çıldırmak üzereyim" şeklindeydi. Çok iyi hatırlıyorum, ayaklarımın acısı başıma vurduğu için bu düşünceleri ve hissiyatları uzun yıllar unutamam. Birbirimize domino taşları gibi yaslanmaya başladık. Altın Kural 3: Konsere mutlaka rahat kıyafetler giyin. Spor ayakkabı bir DJ performansında altın değerinde!
Geceden görüntüler 2 
Artık kulaklarımız Suat Ateşdağlı'yı ve DJ Emrah diye çıkardıkları DJ'i duymuyor, yeter ki gitsinler, bu son şarkı olsun diye bekleşiyorduk. Ve saat tam 22:00'da...Kocaman alkışlar, çığlıklar, zıplamalar eşliğinde David Guetta harika bir görsel şölenle karşımızdaydı. O 2 saat arasını unutamadığım gibi sahneye girişini, ayaklarımın ağrısının bir anda geçişini, çok heyecanlanışımı da hiç unutamayacağım. Gerçekten ağrı mağrı kalmadı! Work hard, play hard eşliğinde çoşkulu bir girişten sonra, konserle ilgili tüm düşüncelerim hiç tempoyu düşürmeden arttı. David Guetta'nın bir yurtdışı ayaklı festivaline gitmek de böylelikle farz oldu. Oradaki eğlenceyi tahmin bile edemiyorum! Set-list de son derece başarılıydı. Farklı olarak Harlem Shake, Swedish House Mafia'dan Don't You Worry Child ve Bruno Mars'dan Locked Out of Heaven'ı da duymak son derece keyifliydi. Hiç enerjimi ve modumu düşürmedi bu konser. Gerçekten çok eğlendim, çok da yoruldum. Eğer yol yorgunluğu olmasaydı belki çok daha fazla zıplayıp hoplayabilirdim ama buna rağmen çok eğlendim. Üzerinden 2 hafta geçti neredeyse ama hala aklıma geldiğinde "ne güzeldi ya" diyorum. Guetta, gerçekten bununla da bir sanat yapılabileceğini, bu işin bile istenilirse ne kadar renklendirebileceğini, hem göze hem gönle hitap edebileceğini gösterdi. Konsere bu beklentilerle gitmemiştim, düz bir DJ şovu bekliyordum. Aslında beklediğimi de buldum ama Guetta da değil, sevgili Türk DJlerimizde. Suat Ateşdağlı yaş gelmiş iş bitmiş halde. Hem Suat'ın hem Emrah'ın -en azından- yansıttıları egolarının ve "biz olduk" imajlarının toplamı Guetta'da yok. Ama bu onlara özgü bir şey değil. Dünya starları, divaları, Madonnaları geliyor ama bizim Demet Akalın'lardaki hava yok, ego yok, bilmişlik yok. David Guetta bana -olduğum mesafeden ki diğerlerine de aynı mesafedeydim- çok daha doğal, bazı şeyleri sindirmiş, müzikle imajı birbirine yedirmiş gibi geldi. Yaptığı şey müzikten de öte, bir şov. Sadece aletlerle haşır neşirlikten öte yaptığı müzikte bir karizma ve sergilediği bir duruş var kendini diğerlerinden ayıran. Tabii ki hak veriyorum, onun yaşadığı ve müzik yaptığı koşul ve altyapılarla eminim ki bizimkiler bir tutulamaz. Çok işin içinden biri değilim. Hislerimle baktığımda bir dinleyici, seyirci, gözlemci olarak içimden geçenler bunlar. Tarafsız olarak bunları görüyorum. 
 
Geceden görüntüler  3
Son olarak, benim için son derece gittiğime değer bulduğum anlardan biriydi. Sonuna kadar keyfini çıkardım. Amaç eğlenmek coşmaktı ise, bunları yaptım. Daha fazlası elbette olurdu, ama her anı içinde bulunulan koşullarla değerlendirmek gerek. Çok hızlı ve günübirlik bir İstanbul'du bu sefer. 10 saatlik dönüş yoluna sırf bu konser için katlandım. Eğlenmek dışında bir seçimim olamazdı. Anı yaşamak ve ölümü unutmamak dileklerimle uzun zaman aradan sonra yazdığım ilk yazıma son veriyorum. Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...